03 Ağustos 2009

HÜSEYİNGAZİ MAĞARACILARA HAYAT VERİYOR

Ankara’nın kuzey sınırını, Kuzey Anadolu sıra dağlarının kolları olan dağlar, Orta Anadolu düzlüklerinin devamı olan ovalar çizer. Güney kısmında Tuz Gölü çanağı, Kepez Ovaları ve Hacıbekirözü gibi düz alanlar vardır. Bu düzlükler arasında volkanik Karadağ ile Karasimir Dağı, Paşa Dağı ve Tekke Dağı yükselir. Orta kesimlerden kuzeye doğru yaklaştıkça Haymana, Bala hattının kuzeyinde Kuzey Anadolu sıra dağları ile irtibatları bulunan dağ sıraları belirir. Bunların arasında İdris ve Elmadağları yükselir. Güney Batı Kuzey-Doğu doğrultusunda Güre, Elma, İdris, Karyağdı-Mire-Aydos-Çile, Ayaş ve Hıdır dağ sıraları bulunur.

Ankara çevresinin en önemli jeolojik özelliği, Liyas devrinden başlayıp üst Neojen ve Kuvaterner’e kadar devam eden yoğun volkanik faaliyetin oluşturduğu kayaçlı yapı ve bu kayaçların teşkil ettiği yükseltilerdir. Daha çok noktalar halinde bir yayılım gösteren volkanik saha, Tuz Gölü’nün kuzeybatı ucundaki Kulu’dan başlar, Elmadağ’ın zirvelerinde ve Polatlı kuzeyinde birtakım topluluklar oluşturarak, Ayaş Dağlarında, aralarında fosilli göl serileri ve volkanik malzeme bulunan büyük fayları ve kırılmaları kapsar.

Hüseyingazi, Ankara’nın Cumhuriyet mimarisinin sembolü olan pembe Ankara Taşı’nı kente armağan eden en önemli tepelerinin arasında kurulmuş Ankara’yı çeviren tepeler topluluğudur. Tepe, en batıda Cestepe (1365 m.), en doğuda Kuşkonağı Tepesi (1270 m.) ve 1416 m’lik Tekke Tepesi’nden oluşmaktadır. Bu tepeler nerede diyecek olursanız hemen belirtelim. Yüzünüzü doğuya çevirin. Ufukta PTT’nin yükseltici antenini görebilirseniz orası Cestepe’dir. Onun tam ters yönüne bakar, yamaçlarında taş ocakları bulunan tepeyi seçebilirseniz orasının da Kuşkonağı olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Güneydoğu’da Tekkedağı Tepesi’ni de bulduysanız her şey yolunda. İşte karşınızda Hüseyingazi.

Hüseyingazi Tepesi, Ankara Kalesi, Etlik civarı ve Çubuk Barajı tamamen volkanik malzeme ile örtülüdür. İlk patlamaların, Eosen öncesinde, ikincisinin ise Eosen sonrasında vuku bulduğu kabul edilen bölge volkanizmasının merkezi Hüseyingazi Tepesi olarak kabul edilmektedir. Hüseyingazi Tepesi merkezli patlamaların oluşturduğu volkanik arazi, andezit lav ve tüfleri ile, riyolitlerden, dasitlerden ve kuars damarlarından müteşekkildir. Bu volkanik örtü içinde en yaygın ve egemen malzeme andezittir.

Koyu-gri, kırmızı renkli dasit ve andezit, halk dilinde Ankara Taşı olarak anılır. Bu malzeme tarih boyunca önemli bir inşaat malzemesi olmuştur. Örneğin Roma Hamamı’nın duvarları dört sıra andezit arasına dört sıra tuğla yöntemiyle örülmüş olduğu gibi, Augustus Tapınağı’nın temelleri de andezit taşı ile döşenmişti. Roma Hamamı’nın kuzeyinden geçen sütunlu yolun döşemesi de azdezit taşındandır.

Hüseyingazi olarak bilinen, bilim çevrelerince andezit lavların üst üste katılaşmasıyla oluşan bu geniş volkanik tepeye ''andezit kubbesi'' yada ''andezit dom'' da deniliyor. Bu kayaçlar kaç yaşında diye düşünecek olursanız söyleyelim. Hüseyingazi dom'unu oluşturan kayaçlarda yapılan radyometrik yaşlandırma sonuçlarına göre zirveden alınan örneklerin yaşı neredeyse 41,4 Milyon yıl olarak saptanmış.

Hüseyingazi Tepesi’nden alınan Ankara Taşı'na pembeliğini ise içindeki feldspat'ın pembeliği veriyor. Bugün Ulus Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü binası, I. ve II. TBMM binaları, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Ulusta bulunan İş Bankası eski genel müdürlük binası, hemen yanıbaşındaki Sümerbank binası, Merkez Bankası, Ankara Kalesi, Arslanhane Camii ve Türbesi, Hacıbayram Camii, günümüzde Anadolu Medeniyetler Müzesi binasını oluşturan Mahmut Paşa Bedesteni, Kurşunlu Han, Gar Binası, TCDD Genel Müdürlüğü binasıdır. Kısacası Hüseyingazi Tepesi Ankara’ya damgasını vuran, Ankara ve halkının en önemli yapı taşlarının anası.

Hüseyingazi Tepesi bir zamanlar binalara verdiği yaşamı bugün doğa sporları meraklılarına ve en önemlisi mağaracılara veriyor. Birçok mağaracının dirseklerini ve dizlerini çürütmüş bu tepeler, MAD’ın sayısız eğitimine de ev sahipliği yaptı.
1415 rakımlı bu tepede eğitim yapabileceğiniz birçok duvar vardır. MAD olarak tercih ettiğimiz duvarlarda Temel Mağaracılık Eğitimi’ni tamamlamış ve dernek üyesi olmuş arkadaşlarımıza SRT (Tek İp Tekniği) eğitimlerini, kullanacakları malzemeleri ve ipe güvenmeyi bu kayalarda öğretiyoruz.

Birçok MAD’lının olduğu gibi tek ip tekniği eğitimlerimi bu kayalarda, önce Ferhat AYTEKİN, daha sonra da Kubilay ERDOĞAN’dan aldığımı söyleyebilirim. 2001 yılının başlarında genellikle tercih edilen yüksek duvarın tam aksi istikamette Ferhat’ın kurmuş olduğu 5 m.lik küçük bir çıkış, ilk ip deneyimim olmuştu. O zamanlar Ulus Samanpazarı’ndan bindiğimiz belediye otobüsü ile yolculuğa başlıyor, köyden tepeye kadar da yürüyorduk.

Tecrübe kazandıkça daha çok antrenman yapmaya değil, yeni eğitimlerde tecrübe aktarmak için Hüseyingazi’nin yolunu tutmaya başladık. Artık arabalar, sonra da motorlar ile yol tutmaya başlamıştık. Ne var ki aldığımız keyif hep aynı oldu. Hüseyingazi, tırmanma (dağcılık, kaya tırmanışı) ile ilgilenen birçok sporcuya olduğu gibi biz mağaracılara açtığı kucağını hiç kapatmadı. Bu tepeler, onlarla ifade edilebilecek deneyimli mağaracılar yetiştirdi.

Bir dönem, çalıştığımız duvara giden yolun askeriye tarafından kapatıldığı öğrendiğimizde oldukça üzülmüştük. Hatta bir süre Hüseyingazi’ye uğramadık bile. Daha sonraları anladık ki Ümitköy’deki Vinç ile aldattığımız duvarımız hasretimize dayanamadı, bizlere yine yol verdi. Böylece bu sürede değişik yerler, Hüseyingazi’nin değişik yüksekliklerinde eğitimlerimizi sürdürdüğümüz sürgün sona erdi, ana duvarımıza kavuştuk. Hüseyingazi kendisinden uzak kalmamıza daha fazla dayanamamıştı.

Değinmeden geçemeyeceğim. Ankara’ya rengini ve kimliğini veren andezit taşlı yapılar Büyükşehir Belediyesi tarafından gün geçtikçe gri, sevimsiz beton yapılara dönüştürülmeye çalışılıyor.

Bugün, eğer gerçek bir kayada eğitim yapacaksanız gerek Ankara’ya yakınlığı, gerek muhteşem manzarası, gerekse de size armağan ettiği deneyimlerle Hüseyingazi birçok doğa sporcusuna ev sahipliği yaptığı gibi mağaracılara da kucak açıyor. Hüseyingazi, sağladığı olanak ve hiç eksilmeyen özlemi ile dağcılar kadar mağaracılara ve MAD’a da hayat veriyor.

Emre Baturay ALTINOK
Mağara Araştırma Derneği - Ankara
www.mad.org.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder