10 Ağustos 2009

HER ÖLÜM ERKEN ÖLÜMDÜR ASLINDA...

Çok üzgünüm, hem de çok. Çok sevgili Tanju Duru, Niğde'deki Aladağlar'da Demirkazık'a tırmanış sırasında 150 metre düştükten sonra kurtarılmayı beklerken hayatını kaybetti. Kimbilir tırmanışta neler düşünüyordu, düşerken neler düşündü, düştüğü yerde ölümü beklerken aklı nerelere gitti geldi.

Tanju’yu Ezginin Günlüğü döneminden pek hatırlamıyorum. Ama Barışapedal hareketinde ve Hrant Dink için yaptıklarıyla kendisini tanımıştım, müziği ile de kendisine hayranlığım daha da artmıştı. (http://rapidshare.com/files/50591765/Tanju_Duru_radicaldeyyus_-_duru_ZAMANLAR.rar.html)

İnternette nasıl olmuş derken Bianet'te rastladım aşağıdaki sözlerine… Tanju, albümündeki üç parça "Aklım Hep Sende", "Hüzn" ve "Nihai"yi İnternet'ten indirilebilir halde yayınlamayı tercih etmiş, daha sonra bütün albümü İnternet'ten dinlenebilir hale getirmiş..

Bunun için ise şöyle konuşmuş: "Her işte olduğu gibi müzik sektöründe de bir yanda işin üreticisi, bir yanda alıcısı, ortada da o işin kurtları vardır. Şimdi bu korsan yayıncılık olayından en zararlı çıkan taraf bu işin kurtları. Bakmayın siz bu kadar koparılan yaygaralara. Müzisyenler konserlerle, etkinliklerle bir şekilde para kazanabiliyorlar. İşte bu kurtlar ortadan kalkarsa durum düzelecektir. Bu anlamda ben gidişatı olumlu görüyorum aslında. Artık müziğinizi insanlara ulaştırma şansınız o kadar fazla ki... Durumu bundan 20 yıl öncesiyle karşılaştırdığınızda çok net bir şekilde göreceksiniz. Örneğin, İnternet'e koyduğum üç şarkımı, Avustralya'dan insanlar girip dinlemiş. Ürettiğin bir şeyleri insanlara sunmak istiyorsan, bundan daha rahat bir yol var mı?"

Mücadelesi ranta ve sömürüye karşı da bir mücadele idi aynı zamanda. Çok saygıdeğer bir yaşam, dik bir duruş ve bakış, onurlu ve de üretken bir yaşamdı onunkisi.

Daha yapacak çok şey varken aramızdan erken ayrıldı. Çok sevdiği dağlarda hayatını kendi elleri ile doğaya armağan etti. Tıpkı Peynirlikönü Mağarası araştırmasında kaybettiğimiz sevgili Mehmet Ali Özel (Mali) gibi... Fatih Altaylı Hürriyetteki köşesinde o dönem şöyle yazmıştı Mali için...

"23 yaşında bir genç kapkaranlık bir mağaranın derinliklerine, yerin 1400 metre altına inip rekor kırmaya çalışırken öldü. Ne saygıdeğer bir ölüm. Biz Türkler genellikle böyle "onurlu bir arayış" içinde ölmeyiz. Biz kahvede okey oynarken kafamıza inek düştüğü için ölürüz.

Sarhoş şoförün kullandığı otobüs, cep telefonu bahanesiyle şarampole yuvarlandığı için ölürüz. Kıçımızın üzerinde oturmaktan damarımız yağ bağladığı için ölürüz. Biz hep "aptalca" ölürüz. Bir mağaranın derinliklerini keşfetmeye çalışan Mehmet Ali Özel gibi onurlu ölümler pek yoktur bizde. Yeni dünyalar keşfetmeye çalışırken, bilime, insanlığa hizmet etmek için tehlikelere göğüs gererken pek ölmeyiz biz. Çünkü böyle işlere pek girmeyiz. Biz bilinmeyeni aramayız. Biz bilinenden kurnazca faydalanmaya çalışırız hep.Bizden hiç káşif çıkmamıştır.

Bizde mucit yoktur. Maceracılık "üçkağıtçılık"tır. Aldığımız riskler, çalarken yakalanmaktan öte değildir. Bizim kutba ilk ulaşan insan olma yolunda ölen gezginimiz, yeni kıtalar ararken yamyamlara yem olan denizcimiz yoktur. Bu yüzden de Mehmet Ali Özel'in ölümü çok ama çok "güzel" bir ölümdür. Ararken, keşfetmeye çalışırken, rekor kırmayı amaçlarken ölmüştür.

Ailesi ise ona yakışan bir aile olduğunu, oğullarının bedenini keşfetmeye çalıştığı mağaraya bağışlayarak göstermiştir. Helal olsun Mehmet Ali'ye, helal olsun onu böyle bir yürekle ve istekle yetiştiren ana babaya. Yaşamını adadığı mağara benim için artık "Özel" bir mağaradır. "Mehmet Ali Özel Mağarası."

Sevgili Duru da çok kıymetli bir ölümle aramızdan ayrıldı.

Her ölüm erken ölümdür aslında.

Üstelik Tanju gibiler az yetişir ve kendini bu dünyayı değiştirmeye adayanların bu dünya için daha çoook şey varken...

Tanju, aklımız hep sende kalacak

Yaptıkların bize yeter. Huzur dolu uyu…

Hoşçakal...

Emre Baturay ALTINOK
3.10.2008 ANKARA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder